Yarın sigarayı bırakma günüm. Ancak ben sigara içmeyeli 3 günü geçti.  Yani 10. gün anormal birşey oldu. Nasıl oldu derseniz valla bende bir bok anlamadım. Olay şöyle gelişti; Çarşamba akşam saat 18 sularında şirketten çıkmadan bir tane içtim. Neyse bastım geldim evin önüne. İçimdeki o güzel ses ‘’-yak bir tane de öyle gir eve’’ dedi. Kendimi yokladım canım istemiyordu, yemekten sonra yakarım dedim.  Akşam yemeğini yedim. Yak bir tane durumu daha oldu, çay ile yakarım dedim. Sonra çay içerken kendimi yokladım canım istemiyordu. Yani hem isteyip hem istememe durumu gibi ama istememe biraz daha ağır basıyordu. Bunda muhtemelen sigaranın tadının bok gibi olmasının etkisi vardı. Yani kalkıp gidip yakacağım ama tadı bok gibi biliyorum, bu nedenle salla gitsin dedim durdum. Gece yatarken az içesim vardı yine bu bok gibi durumundan yatıyım lan dedim ve zıbardım yattım. Kabus görmedim, yediklerim burnumdan, ağzımdan gelmedi (bakınız birinci bölüme) Belki bunda korkudan yastığı yarım metre kadar yükseltmemin bir etkisi olabilir.  Perşembe sabahı biraz rahat kalktım. En azından ilk günlerdeki gibi kolumu bacağımı kesseler uyanmam modunda değildim.

Kalktım kahvaltı ettim. Şu dünyada en sevdiğim şeylerden biri olan sabah kahvaltısından sonra iki bardak çay ve iki sigara.  Durdum 13-14 saat olmuş sigara içmiyorum. Ofisin önünde içerim dedim. Bastım gittim. Ofisin önüne geldim. Az biraz çalışayım sonra çıkar içerim dedim. Gittim çalıştım.  1-2 saat geçti. Aklıma geldi, ‘’-lan dedim içiceksin ama bok gibi sittir et gitsin.’’ Sonra aklıma çöldeki bahtsız bedevi geldi. Lan dedim şimdi kesin bir yerde bir server, bir firewall patlar ve ben sigara yakarım. Evet o kötü haber gündüz işte değil gece evde eşimden geldi. Birşey yapmam lazımdı ama ne yapmalıydım bilemedim. Cep telefonumu kapattım. Caner Başkan’a dedim ben dünyayla irtibatı koparıyorum. O sıra Erdoğan Abi aradı. Hadi çık gel dedi. Bastım yanına gittim. Bu arada not ilacı Erdoğan Abi ile birlikte aldık. O beni kobay yaptı. Ölmezsem, sigarayı bırakırsam o da başlayacak. Neyse Erdoğan Abi de ‘’-bilmem kaç saat oldu içmedim’’ deyip duruyor ama aklı halen sigarada. İlaçsız bu işin kesinlikle bir eziyet olduğunu biliyorum.  Denediğim ve 2 gün içmediğim günleri bir önceki bölümde yazdım eşşekler kovaladı, o derece yani. Neyse Erdoğan Abi bilmem kaç saatin ardından yaktı bir tane. Bana da ver dedim. Vermek istemedi. Ver abi içmeyeceğim dedim. Verdi bir tane Dovidof. Aldım ağzıma. Yakmadım. Sigara öyle mal mal ağzımda duruyordu. Oynuyordum pezevenkle. Hep o benle oynamıştı. Şimdi sıra bende. Yakmıycam lan seni dedim. İçimden bir ses ‘’-sittir et oğlum bırakma günün pazar, yak bir dene’’ dedi. O sesi çok sevdim. Ama yakmadım. Sigayı kokladım, mis gibi kokuyordu, kokladım kokladım. İçime çektim kokusunu. Tekrar ağzıma aldım. Başladım içer gibi çekmeye. İçime o kadar çok çekmişim ki sigara deforme olmaya başladı. Öyle oynadım durdum. Birinci sınavı geçmiştim. Sonra çay geldi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Dedim şimdi hapı yuttum. Çayı içmeye başladım. Sanıyorum bir milyon kere yakmak istedim ancak yakmadım. Bu içme isteği nikotin krizinden değil. Sadece alışkanlıktandı. Yani bu ilacın muhteşem ötesi bir özelliği kesinlikle nikotin krizine girmiyor oluşunuz. Evet sigara içmek istiyorsunuz ancak bu alışkanlıktan. Neyse nerede kalmıştım, haa çayı içtim. Sigarayı yakmadım. Çaydan birşey anlamadım. Bir kahve içelim dedim. Kahve tabii ki Türk Kahvesi.  Kahve geldi. Mis gibi kokuyor. Bir yudum su bir yudum kahve. İçimdeki pezevenk başladı yine ‘’-Yaksana lan. Dangalak daha pazara var. Bugün perşembe. Yak bir tane’’  Allahım. Ya bu nasıl iğrenç bir alışkanlık. Canım istemediği halde yakasım var. Yakmadım. Aklıma hep kızım geldi. Ona söz verdim. Ve ona söz verdiğim herşeyi yapmıştım. Kızımın gözünde yalancı durumuna düşmek istemedim. 5 yaşındaki kızım biliyordu ki babası parka götüreceğine söz verirse götürür. Babası kıyafet alacağına söz verirse alır.  Şuraya götüreceğine söz verirse götürür. Babası ona hiç yalan söylemedi, yalan nedir bilmedi. Eee sigarayı bırakacağım dedi. Şimdi Yağmur için olay bu kadar basit. Ya benim için? İşte aklımda bunlar dolanıp durdu. Yakmak istediğimde aklıma hep ‘’-kızımın yüzüne nasıl bakarım? Benim O’na yalan söylediğimi düşünürse’’ bunlar beni çok korkuttu. Yoksa eşe-dosta veya bu yazıyı okuyacaklara ayıp olmuş umrumda değil. Sadece kızıma söz verdim, tutamazsam kızımın yüzüne nasıl bakarım.

Perşembe akşamı oldu. Sigara içmeyeli 24 saat oldu. İçimdeki sigara içmek isteyen adamın çıkıp gelmesini bekledim, gelmedi.  Olay böyle oldu yani. Hesapsız, kitapsız.  Bu durumda sigaranın tadının iğrenç, naylon gibi olmasının ve Yağmur’a verdiğim bırakma sözünün muhtemelen büyük bir etkisi var.



Yani yanıyorum yanıyorum bileydim Çarşamba günü pofurdata pofurdata içerdim. Lan ben nerden bileyim olayın böyle sinsice ve haince gelişeceğini. Yani planım pazar günü şöyle 3-4 paket farklı farklı marka sigaraları alacaktım. Bahçeye masamı sandalyemi koyacaktım. Getirecektim demliğimi yanıma, sonra masanın üstüne sigara paketlerimi üst üste koyacaktım. Başlayacaktım tüttürmeye.  Bir çaydaaaaannnn, bir sigaradaaannnn… bir çaydaaannnnnn, bir sigaradaaaannnn.  Ankara’nın üstünde benden mütevellit bulutlar oluşuncaya kadar içecektim. Kusuncaya kadar içtikten sonra kalan sigaraları da bahçede bir taşın üstüne koyup başlayacaktım cenaze merasimine;

-Nasıl bilirdiniz?
-Kötü bilirdik ama severdik. (içmeyenler anlamaz böyle salak bir durum işte)
-Hakkınızı helal ediniz.
-Zehir zıkkım olsun, sidikliği dursun.

Üç kulvü bir elham eşliğine gömecektim. Kafamdaki bırakma töreni böyledi. Ama bu ilaç çaktırmadan, sinsinca kanıma girdi bende tören mören yapamadan bıraktım.  Cenaze ortada kaldı.

Birinci gün akşamı evde bahtsız bedevi moduna geçiş yaptım. Eşim benden gizlemiş. Bir ay önce doktorlar kolon kanseri olabileceğinden şüphelenmişler vs. vs. Beynimden vuruldum. Lan dedim ‘’-kanser olmanın sırası mıydı?’’ Bir aydır gizlemiş. Tetkikler vs. Kolonoskopi gününe kadar kafamda bu urla yaşayacağım.  Kesin sonuç kolonoskopiden sonra ortaya çıkacak. O an zannettim deprem oluyor. Dünyalar başıma yıkıldı. Sigara içmek istedim, kızıma baktım, ağlamak istedim.
Durum bu. Moralmen zaten bok gibiydim üstüne bu tuz biber oldu. Şimdi 3. gündür sigarasızım. İlk gün aklıma epey geldi. O zaman sigarayı ağzıma aldım. Yakmadım, içime çektim vs.  İkinci gün fena geçmedi. Bugün üçüncü gün ve Cumartesi. Sabah kızımın jimnastik antremanına gittik. Yangın merdiveninde içtiğim yere baktım. Birileri tünemiş fosur fosur sigara içiyordu. Koşup onları yangın merdiveninden aşağıya yuvarlamak istedim.

Antreman salonunda camekanın arkasından kızımı izliyordum. Aklıma eşimin kolon kanseri şüphesi geldi. Hay böyle şüphenin. Ağlayacaktım. Etrafıma baktım. Bir sürü veli. Utandım. Gözlerim doldu. Kendimi zor tuttum. Kızıma uzaktan baktım. Hiçbirşeyden haberi yoktu. Mutlu mutlu egzersiz yapıyor arada bir dönüp bana doğru bakıyor, el sallıyor ve gülüyordu. Orada ağlamayı çok istedim. Hayatımda hiç bir zaman o kadar sigara içmek istememiştim. İçimdeki bir yanardağ patlamak üzereydi ve ben onu zor tutuyordum. Kafamda kızımı annesiz büyütme ihtimali geldi. Ödüm koptu. Allaha yalvardım. O’na ‘’-beni boşver kızıma acı’’ dedim.  Kendimi yangın merdivenine gidip bir köşede, soğuk bir Ankara sabahında sigara içmemek için zor tuttum. Aklıma hep kızıma verdiğim söz geldi ,durdum. Tekrar tekrar içmek istedim, yine durdum. Antreman boyunca (bir buçuk saat) kendimle içip içmemek için savaştım durdum. Antreman bitsin diye yalvardım durdum, nasıl olsa Yağmur'un yanında içemezdim.

Neyse bugün böyle bok gibi geçti. Sabahtan beri boğazım inanılmaz yanıyor. Herhalde yüz kez sigara içmeye yeltendim. Bu canımın istediğinden değil, kafamın bozukluğundan. Sanki bir nefes çeksem içime... Sonra üflesem bütün bunlar geçecek. Hikaye tabi. Ama durum bu.

 

Gece saat 12’ye geliyor. Eşim ve Yağmur yattı. Sadece saatin tıkırtısını duyuyorum. Boğazım yanıyor. İçimden bir ses ‘’yak bir tane’’ diyor.

Postalanma Zamani Saturday, 15 January 2011 23:41 GTB Standard Time
Comments [1]  |  Permalink