Artılar :

- Açık kaynak
- Ücretsiz
- Deli gibi destek/Community: Eğer azıcık İngilizceniz varsa sorununuza çözüm bulacağınıza kalıbımı basarım.
- Zibilyon tane uygulama: Bir gece paket depolarında ne var ne yok diye gezinip dibine bulmaya uğraşırken, en son pes etmek durumunda kaldım.
- Hızlı güncelleme: Bulunan kritik açıklara, güncellemelere Debian'dan gelen apt-get'in kolaylığı ile hızlı çözüm.
- Güncel uygulamalar: Openoffice'i  saymaz isek ki halen Ubuntu’nun resmi depolarında 2x sürümü geziniyor, ama 3x sürümünü  bulup kurmanız çok kolay.
- Cicili-bicili ara yüz : İşte zurnanın zırt dediği yer. Eğer işlemciniz 1,5 ghz ve üstü / ekran kartınız sağlam, yani en az 128 mb ve üstü / raminiz 1 gb ve üstü ise lütfen Compiz Fusion'ı etkin hale getirin ve ara yüz nasıl olur görün. Bununla ilgili internette tomarla video mevcut, bulup izleyip bir fikir edinebilirsiniz. Bu ara da Vista mı dediniz, Macos X mi dediniz? Pardon???)
- Kararlı işletim sistemi: Linux ve Debian sağlamlığı.
- Güvenli : Usb taktın, çat sistem gitti-uçtu-göçtü, aids kaptı derdi yok.
- Yeterli Türkçe desteği : Root'u ilgilendiren kimi yerler hariç yeterli. (eşim için sorun yok, tabi ki root değil ;)

Eksiler :

- Deli gibi pil tüketimi : Windows'da 2 saate yakın giden pil, Ubuntu 32 bit sürümünde 8.10'da 30-45 dakika...64 bit'te durum farklı, bununla ilgili izlenimim aşağıda.
- Gnome'dan kaynaklanan aşırı hafıza kullanımı : Compiz Fusion'ı kapasam da, rcconfig'in dibine vursam da açılır-açılmaz 300 mb'ın altını bir-iki istisna harici pek göremedim. Bu hiçbirşey çalışmaz iken. Birkaç uygulama açınca ram kullanımı evlere şenlik.
- Kablosuz ağ bağlantısı (wpa) ilginç bir şekilde kafasına göre kopuyor ve tekrar bağlanıyor. Bunda Canonical harici gelen Atheros sürücüsünün bir etkisi mi var bilemiyorum. Bakmaya fırsatım olmadı.
- 50 C civarında işlemci ısısı : Bu tabanı, tavan bazen 70 C'lerde dolanıyordu. Kimi zaman fandan öyle sesler geldi ki Acer'ın uçak motoru yuttuğunu düşünmeye başlamıştım.

Bu böylece yaklaşık 1-1,5 ay kadar çalıştı. Sonra bir gece bu aşırı pil tüketimi sigortaları attırınca 64 bit sürümü (zaten Acer'ın işlemci Amd Turion 64 bit idi) deneyeyim dedim. Kurulum sorunsuzca bitti, ilk dikkatimi çekenler;

- 32 bit'te deli gibi pil tüketimi normal değerlere döndü. Artık eskisi gibi yaklaşık 2 saate yakın gidiyor.
- İşlemci ısısı 36 C 'lere düştü. Bu 32 bit’te ilginç bir şekilde pek görmediğim değerdi.
- Bunun dışında 32 bit'teki tüm artıları buraya ekleyebilirsiniz.

Ayrıca donanımları tanıma 32 bit sürümü ile aynı durumda. Kamera yine tanınmamış. Eskiden 64 bit sürümlerde Flash'ın saç baş yoldurması artık tarihe gömülmüş, gayet düzgün çalışıyor.

Sonuç :

Eşimin Acer'ının işlemcisi 64 bit desteklemesi ile Ubuntu 8.10 64 bit sürümü mutlu-mesut geçiniyor. Eğer işiniz; yazı yazmak, müzik dinlemek, film izlemek, internette dolaşmak vb. şeyler ise Ubuntu 8.10 'u deneyebilirsiniz. Bilgisayarınıza kurmadan önce çalışabilir cd (live cd) özelliği ile bu Ubuntu ne memen bir şey deneyebilir, hangi donanımlarınızı tanıdığını-tanımadığını test edebilirsiniz.

Bu arada sorulmadan yazayım, neden Pardus değil?

Sebebini bilmiyorum ama (bundan Debian'dan gelen alışkanlıklarım olabilir) bir türlü ısınamadım. Geliştiricilerinin artist modunda olmalarından mı, Tübitak'ta maaş karşılığı çalışanların (memur?) geliştirmesinden mi, forumda millete çemkirmelerinden mi, paketlemesinden mi (pisi), garip özenti uydurmasyonlardan mı (ÇOMAR=COnfiguration MAnageR,PiSi=Packages Installed Successfully as Intended, YALI=Yet Another Linux Installer  vb.) bilemiyorum. Esasında bu liste biraz daha uzuyor. Evet ben Pardus kullanmıyorum ve muhtemelen de (bende ve geliştiricilerde çok büyük bir değişiklik olmaz ise) kullanmayacağım. Sonuçta bu benim kişisel tercihim. Ancak desteklemiyor muyum? Evet kesinlikle destekliyorum.  MSB’nin Asker Alma Dairesi’nin Pardus’a geçişini büyük bir keyifle izliyorum. Ayrıca bu ülkenin kaynaklarının yurt dışına çıkması kanıma dokunuyor. Devletin neredeyse tamamına yakın bir kısmının sunucularında Ms Windows çalışması uykumu kaçırıyor. Bu listede uzuyor gidiyor. Bu nedenle Pardus'u veya herhangi bir açık kaynak işletim sistemini destekliyorum. Yani neden MEB'in öğretmenlere dağıttığı bilgisayarlarda Pardus yoktu? Komik(mi) ama devletin bir kurumu linux işletim sistemi geliştiriyor, bunun için para-mesai harcıyor diğer bir kurumuda öğretmenlerine bilgisayar edindirirken elin Microsoft'una tomarla para kazandırıyor. Bu basit bir örnek, detaylandırmak mümkün. Uzatmayayım…

Ne diyordum, denemedim değil. Pardus-2008.2-Canis-Aureus'u kurdum. Donanım tanıma olayı yukarıdakiler ile aynı, yani gayet güzel. Arayüz KDE ile cicili-bicili. Hafıza kullanımı orta şeker. Tam Pardus’u Acer ile nikah masasın oturtmuş iken, kablosuz modeme bağlanmayı denemediğim aklıma geldi.  Bir milyon kere kablosuz anahtarı doğru yazmama rağmen kimlik doğrulaması ile ilgili bir hata verip durdu.  Sonuçta iş basit : WPA ile şifrelenmiş bir kablosuz modeme bağlanmak. Bu saatten sonra Wpa yerine Web mi kullanacaktım. Hoş Web’i de denemedim.  Yapmadığım şey, denemediğim yol kalmadı. En son forumlarında gezindim. Benzer sorunları bu ve önceki sürümlerde başka kullanıcıların da yaşadığına denk geldim. Alakasız çözüm önerilerinin dışında bir-iki çözüm önerisini denedim nafile... En son irc'deki arkadaşlara sormam sonucu yine değiştirmedi. Bütün bir gece ömrümü yedi, saçımı-başımı yoldurttu. Sabah ezanı okunuyordu ve ben kanlı gözler ile pes ettim. Nikah bozuldu, gelin kaçtı. Bu arada eşim kalktı, "-sen daha yatmadın mı?" dedi. "-sen memursun, bunlarda memur... Senin bu memurların geliştirdiği linux var yaaaaa..! Kanser etti beni..."  Ne yazık ki pes ettim. Uyduruk bir WPA bağlantısını kuramaması beni korkuttu. Bu kadar işin-gücün arasında eşime Pardus desteği vermeyi paçam yemedi. Bir-iki gece Acer bir kenarda yattı. Daha sonra bu hikaye yukarıdaki Ubuntu 8.10-64 bit sürümü ile sona erdi.

Postalanma Zamani Tuesday, 24 February 2009 17:51 GTB Standard Time
Comments [0]  |  Permalink